31 Ekim 2011 Pazartesi

6. Bölüm: Zorlu Tırmanış

-Vay be!
Dedi Eremus, önlerinde yükselen dev gibi dağa bakarken. Charion açıklamaya başladı:
-Bu Elemantal Dağı'dır. Bak şimdi; Şu sağ taraftaki harabelerde iskelet, zombi ve hayalet gibi aklına gelen her yürüyen ölü yaşar. Soldaki tepeler Harpy Tepesi'dir. Onun yanındaki körfez ise Scylla Körfezi'dir. Dağın arkasında Griffin Tepeleri, tepeler ile dağın arasında Unicorn Ormanı, ormanın sağında Basilisk Bataklığı, ormanın sağında Wyvern Korusu, korunun sağında ( yani harabelerin solunda) ise Cerberus Mağaraları bulunur. Dağın en altındaki mağaralarda naga ve medusalar bulunur. Üste çıktıkça sırasıyla nightmare, minotaur ve phonixler bulunur. Yer altında ise hydralar yaşar.
-Ve sen bunların hepsini biliyorsun.
-Evet.
-İlginç. Peki plan ne?
-Sessizce dağa çıkıp haritayı almak.
-Saydığın canavarlardan sonra bu pek kolay olmayacak gibi geliyor.
Charion yanıt vermedi. Tırmanışa geçti. 4saatlik yorucu bir tırmanıştan sonra dar girişli bir mağaraya geldiler.
-İşte burası.
Dedi Charion ama Eremus'un tedirginliğini görünce ekledi.
-Merak etme burada hiç bir yaratık yok.
Bunun üzerine dar geçitten geçip 1 saat yürüdüler ve haritaya ulaştılar. Ama tam bu sırada dışarıdan sesler gelmeye başladı.


*Bu bölümde çoğu kişinin bilmediği canavar isimleri yazmış olabilirim. Bu canavar adlarını Heroes 3 ve Heroes 5 sitelerinden ve ya googledan bulup bakabilirsiniz.

30 Ekim 2011 Pazar

Tenis Maçı

Cuma günü (gelince çok uykulu olduğum için yazamadım) tenis maçına gittik çok eğlendik. Ama ben kimi tuttuysam o kaybetti. Bir tek Stosur Li'yi yendi. Diğer maçlarda ise Radwanska Kvitova'ya, Azerenka Bartoli'ye yenildi. Çok kötü seçimler yapmışım. Yine de ben çok eğlendim. Bizi oraya götürdükleri için anneme ve babama çok teşekkür ediyorum.

28 Ekim 2011 Cuma

5.Bölüm: 4 Element Adası

-O da neydi öyle?
Dedi Eremus, hem korkuyor hem de merak ediyordu.
-Ben de bilmiyorum Eremus. Ama bir deniz ejderi olabilir. Çünkü şu anda Deniz Ejderi Koy'undayız.
Eremus soru soramayacak durumdaydı. Bu sırada kayığın on metre ilerisinde bir yele göründü ve kayboldu. Sonra aynı mavi yele çevrelerinde dönmeye başladı. Biraz sonra yele dönmeyi bıraktı ve derinlerde gözden kayboldu. Onun gitmesi için biraz bekledikten sonra Charion kürek çekmeye başladı. Bir yandan da konuşuyordu.
-Sana bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haber onun ne olduğunu biliyorum. Kötü haber ise o bir deniz ejderiydi.
Sonunda karaya vardılar. Tam karaya çıkmışlardı ki arkalarından masmavi derisi güneşin son ışıklarında pırıl pırıl parlayan dev bir deniz ejderi çıktı. Dev mavi yelesi dışında dev bir yılanı andırıyordu. Deniz ejderi tıslamaya benzeyen bir ses çıkardı. Eremus sakin olmaya çalışıyordu. Aynı zamanda bir eli sırtında asılı duran mızrağındaydı. Tam deniz ejderi ağzını açarken Charion'un işaretiyle en yakındaki mağaraya koştu. Hemen ardından dışarıdan bir fokurdama ve sonra da büyük bir floş sesi geldi.
-Charion, neydi o ses?
-Deniz ejderleri ateş atamaz ama onun yerine vicutlarıyla emdikleri suyu ağızlarında kaynatarak püskürtürler.
-Hımm. Ben de bizi ısırmaya çalışacak sanmıştım.

27 Ekim 2011 Perşembe

4.Bölüm: Kayalı Koy

Yollarında başka bir engelle karşılaşmayan ikili Kayalı Koy'a vardı. Charion bir kayık arıyor, Eremus ise onun peşinden oradan oraya koşuyordu. Sonunda bir kayık buldular. Charion arkada kayığı kullanırken Eremus.
-Kayalı Koy'u nasıl geçeceğiz? Adı üstünde kayalı koy.
-Merak etme, daha önce de buralardan kayıkla geçmiştim. Çok zor olmayacak.
Sonra Charion kayığı büyük bir ustalıkla kayaların arasından geçiriyordu. Ustalıkla yapıyordu ama aynı zamanda şikayet de ediyordu.
-Kim kayalı bir koya liman koyar ki!
Bu sırada Eremus masmavi denizi seyrediyordu. Birden aklına birşey geldi.
-Charion sence o virjinler Kandor'un muydu?
-Sanmıyorum.
-Neden?
-Çünkü Kandor'un adamları (ya da yaratıkları) daima silahlı ve savaşa hazırdır. Üstelik konu virjinler ise kesinlikle wyvernları kullandırır. Ayrıca unutma ki o senin değil, kristalin peşinde.
-Anladım. Peki sence tanrılar neden beni seçti?
-Bak, Eremus. Hayatta bazı soruların cevaplarını yalnız kendin bulabilirsin. Ama bu iki saniyelik bir iş değildir. Yani demek istediğim bunu yalnız sen ve tanrılar bilebilir.
Eremus yine gözlerini mavi denize dikti.
-Cevabı yalnızca ben bulabilirim.
Diye düşündü. Bu sırada kayık sallandı. Düşüncelerinden aniden ayrılan Eremus şaşkın ve merak dolu bakışlarla Chariona baktı. Ama Charion da ona aynı ifadeyle bakıyordu.

26 Ekim 2011 Çarşamba

3.Bölüm: Virjinler

Neredeyse tüm hazırlıklar yapılmıştı. Yanlarına bir çok şey aldılar. Birden içeri Dantaros girdi. Elinde iki tane mızrak vardı.
-Elimizde sadece bunlar var Eremus. Kullanabilir misin?
-Evet, tabi ki.
Sonra Dantaros mızrakları onlara verdi. Eremus mızrağı elinde gezdirdi ve olur dercesine başını salladı. Yanlarına aldıklarını kontrol eden Charion kontrolünü bitirdi ve gidebileceklerini söyledi. Bunun üzerine ikli yola çıktı.

-Oraya nasıl gideceğiz.
Diye sordu Eremus yola çıkmalarından biraz sonra. Charion haritaya bakarak.
-Aslında yolumuz çok uzun değil. Sadece Kayalı Koy'a varmamız yeter. Oradan bir kayık alarak 4 Element Adasına gidebiliriz. Yüzmeyi düşünüyorsan o başka.
-Çok komiksin.
Tam biraz yürümüşlerdi ki ayak sesleri duydular. Seslerin nereden geldiğini merak eden Eremus çevresine bakındı. O zaman bir dağa çıktıklarını ve seslerin önlerindeki kayalıklardan geldiğini fark etti.Sonra Charion saklanmasını işaret etti.Kayaların arkasındayken.
-Nedir bunlar?
Diye fısıldadı Eremus.
-Virjinler. Bir tür kertenkele adamlardır. Yeşil pullu derileri, kanatları ve kuyrukları vardır. Kırmızı gözlülerdir. Ama şu anda özel kıyafetleri olan virijleri giyiyorlar. Bu kıyafet onların kanatlarını ve kuyruklarını saklamaya yarar. Ayrıca Wyvern denen uzun boyunlu yeşil, kırmızı ve siyah renklerdeki dikenli ejderha benzeri canavarlara binerler. Wyvernlar ateş püskürtemezler ama ısırıkları çok zehirlidir. Ayrıca her canlıdan (Virjinler dışında) nefret ettikleri için çok iyi savaşırlar.
Charion bu sözlerinden sonra susup etrafı dinledi. Virjinler iyice yaklaşmıştı. Sonra yanlarından geçip gittiler. Eremus ve Charion onlar yeterince uzaklaşınca yollarına devam ettiler.

25 Ekim 2011 Salı

2.Bölüm: Önemli Görev

Eremus At Adam Köyü'ne varınca herkes ona bakıyordu. Charion onu bir çadıra çağırdı. Çadırda başka bir at adam vardı.
-Merhaba Eremus.
-Merhaba.
-Ben at adamların lideri Dantaros.
-Benden ne istiyorsunuz.
-Güzel soru. Bak, Eremus. Geçen gece gelen bir mesaj tanrıların seni seçtiğini söyledi.
-Neden? Görevim nedir?
-Nedenini bilmiyoruz. Görevine gelince... Görevin Ejder Kristali'ni Kandor'dan önce ele geçirmek.
-Ejder Kristali de nedir?
-Ejder Kristali çok güçlü bir kristaldir. Efsaneye göre ejderhaların tanrısı Ferno tarafından tüm ejderhaları yönetebilmek için yapılmış. Ama Hades onu çalmış ve bir savaş başlamış. Sonunda kristal dünyaya düşmüş. Yeri bilinmiyordu ama şimdi (tahmin etmek gerekirdi) Ejder Adası'nda olduğu keşfedildi. Ama oraya giden 2 kişiden sadece biri geri dönebildi.
-Peki, Kandor kim?
-Kandor, karanlığın yaratıklarını yöneten kötü bir kral.
-Tamam ama, oraya nasıl gideceğim?
-Ejder Adası'na gitmek için, önce 4 Element Dağı'nın tepesindeki bir mağaranın içerisindeki haritayı almalısın. Ancak bu sayede yerini bulabilirsin. Ayrıca bu yolculukta sana Charion da eşlik edecek.

24 Ekim 2011 Pazartesi

Ejder Adası Efsaneleri: Ejder Kristali 1.Bölüm: Charion'un Çağrısı

Eremus, 14 yaşında, çevik, akıllı ve güçlü bir çocuktu. Annesi ve babası Ak Tepe Krallığı'nda yaşıyordu. Bu yüzden, Vadi Köy'de tek başına yaşıyor ve çiftliklerde çalışıyordu.

Vadi Köy, Karlı Tepe Dağları ile çevrili küçük bir köydü. Eremus burayı çok severdi. Dağlara çıkar ve gezerdi. Çok mutluydu.

Birgün Eremus dağlarda gezerken dağın tepesinde bir at adam gördü.
-Hey! Oradaki insan!
Diye bağırdı at adam. Sonra Eremus'un yanına geldi.
-Ne oldu? Sen de kimsin?
-Ben Eremus'u arıyorum. Nerede biliyor musun?
-Evet, ben Eremus'um
-Öyle mi? Özür dilerim, benimle gelir misin?
-Neden?
-Bak, Eremus. Benim adım Charion. Köyüm senin gelmeni bekliyor. Nedenini orada açıklarım.
-Tamam.
Ve Eremus Charion'u takip etti.

Cam Ocağı

Dün Eylül'ün doğum günü partisine gittik. Ama öce bizi bir süpriz bekliyormuş: Cam Ocağı! Orada çok eğlendik. Cam üfledik ve kendi pano(ve ya tabak)larımızı yaptık.


Bu benim Cam Yılanım (bu pano olacak)

Bu da Bilgicin Pacman Oyunu (bu tabak olacak)


Ben cam üflerken

4 Ekim 2011 Salı

Muhteşem Plan

Annem süper bir plan yaptı. Cumartesi Yalova'ya gittik ve piknik yaptık. Gece misafirhanede kaldık. Annemler ile bizim odalarımız ayrıydı. Çok güzel bir gündü. Sonra pazar günü kahvaltımızı yaptık ve Darıca Hayvanat Bahçesi'ne gittik. Orası çok güzeldi.
Girişteki dinozor
Su içen papağan




Anadolu sincabı
Halka kuyruklu lemur
Leylek






(düşündüğümden daha büyük)

Kelaynak (düşündüğümden daha küçük)

Tavuskuşu




Zürafalar


Timsahlar

İguana

Piton

Daha büyük bir piton :)
Babamın sahte zannettiği aligatör.



Dev kara kaplumbağası (önde) ve mahmuzlu kaplumbağa(arkada)

Lama

Timsahlar beslenirken


Sürpriz olay! Buz pateni


Boz ayı
Oklu kirpi

Bataklık porsuğu

Üzgün aslan
Puma

Pelikan


Tabi ki hayvanat bahçesine gittiğimiz için bilgisayara Zoo Tycoon 2'yi kurduk.