14 Kasım 2011 Pazartesi

11.Bölüm: Ferno

Savaş bir saat sürdü. Sonunda altın ejderi yendiler. Kristalin yanına gittiler. Eremus kristale baktı. Çok güzel bir kristaldi. İçinde bütün ejderhaların renkleri vardı. Eremus tam kristale uzanmıştı ki bir bıçak tıslayarak geldi ve başını sıyırıp kristalin durduğu taşa saplandı. Eremus hemen arkasını döndü. Birden mağaranın girişinde Hydragon ve Kandor olduğunu gördü. Kandor ejderhasından atladı.
-Çek ellerini kristalden ufaklık!
Bu sırada yeşil bir ejderha Hydragon'a saldırdı. Kandor ise  çift kılıçlarını çekmiş, savaşa hazır bekliyordu. Kılıçları çok ilginçti. Kılıçların kabzası siyah bir ejderha şeklindeydi. Kılıç ta kabzası gibi siyahtı. Mağranın girişinden gelen ışıkla pırıl pırıl parlıyordu. Aniden Kandor saldırıya geçti. Eremus tam karşı saldırıya geçecekti ki Charion onun önüne geçti.
-Sen kristali al.
Dedi ve hızla saldırıya geçti. Eremus'un kristale gittiğini gören Kandor oraya doğru gitmeye çalıştı. Ama Charion'u bir türlü geçemedi. Charion ise dayanmaya çalışıyordu ama Altın Ejderha onu çok yormuştu. Biraz sonra Charion tükendi ve Kandor onu kenara fırlattı. Ama geç kalmıştı. Tam Eremus'a doğru gidecekken Eremus kristali aldı. Birdenbire bütün ejderhalar havada bir çember yapmaya başladı. Bundan korkan ordu hemen kaçmaya başladı. Ordusunun kaçtığını gören Kandor hemen Hydragon'a binip ordunun peşnden gitti. Sonra Ejder Çemberi'nin içinden kıırmızı renkte dev gibi bir ejderha çıktı. Bu ejderhaların tanrısı Ferno'ydu.
-BENİ KİM ÇAĞIRDI?
-Ben çağırdım.
-SEN DE KİMSİN?
-Ben Eremus'um.
-PEKİ BENDEN NE İSTİYORSUN?
-Aslında orduyu kaçırmanı isteyecektim ama o iş halloldu. Şimdi tek istediğim dostumun iyileşmesi.
Sonra Charion'u gösterdi.
-PEKİ.
Ferno Charion'a yeşil bir ateş üfledi. Biraz sonra Charion iyileşti.
-İyi misin?
-Başım ağrıyor.
-Yani iyisin. Çok teşekkür ederim Ferno.
-ÖNEMLİ DEĞİL. ASIL BEN SANA TEŞEKKÜR EDERİM. EĞER KRİSTALİ KORUMASAYDIN ÇOK KÖTÜ ŞEYLER OLURDU. AMA BİRDAHAKİ SEFERE GARDİYANIMI ÖLDÜRME.
-Özür dilerim.
-NEYSE BENİM ÇOK İŞİM VAR. AMA AK EJDERLERİM SİZİ GÖTÜRÜR. AYRICA EREMUS BU SENİN.
Sonra Eremus'a bir borazan verdi. Sıradan bir borazana benziyordu. Tek fark üzerinde ejdera oymaları vardı.
-BU AK EJDERHA BORAZANIDIR. ÜFLADİĞİNDE BİR AK EJDER ÇAĞIRMANI SAĞLAR. AMA DİKKAT ET BAŞKALARININ ELİNE GEÇMESİN.
Sonra Ferno gitti. Onun yerine iki tane ak ejder geldi. Bu sayede ikili Vadi Köy'ün yolunu tuttu. Bu sırada Kandor çok sinirliydi.
-Bu yanınıza kar kalmayacak! Geri döneceğim ve döndüğümde intikamım acı olacak!

2 yorum:

  1. Ve heyecanla takip ettiğim hikaye sona erdi. Ben de bu güzel yazın üzerine bir kaç kelam edeyim.

    Hikayenin çok temiz bir dille anlatılmış. Olayların ve oyun dünyasının karmaşıklığı göz önüne aldığında, her bir detay gayet anlaşılabilir cümlelerle okuyucuya sunulmuş. Yerinde tasvirlerle anlatım zenginleştirilmiş (mesela mekandan gelen ışık ile kılıcın parlaması harika bir detay, hikayeyi yazanın o dünyanın içerisinde olduğunu bize vurguluyor)

    Gerginlik hissi bütün hikayeye çok güzel yayılmış. Sürekli bir aksiyon yok, bir çok sahnede okuyucu yalnızca saklanıyor ve izliyor. Bu tansiyonu arttırırken, hikayede aktarılan yaratıkların daha dehşetengiz bir hale bürünmesine yol açmış. 3ncü bölümde Virjinlerin sahnesi ve "4 element adası" bölümündeki Deniz ejderi sahnesi, zorlu tırmanışta saklandıkları mağara ve 7nci "Kandor'un süprizi" bölümünde bu mağaradan dışarıdaki dehşetli savaşa seyirci kalmaları,(bu savaşta sayı vermek yerine, çok sayıda, az sayıda gibi tasvirler daha inandırıcı olabilirdi) bütün bunlar gerginliği tırmandırmış.

    4ncü bölümde Eremus'un Virjinlere yönelik "-Charion sence o virjinler Kandor'un muydu? " sorusu Eremus'u hikayedeki olaylar hakkında düşünen, insancıl merakının altını çiziyor.

    9ncu bölümde karakter, 9 bölüm boyunca kendisine yoldaşlık ve rehberlik eden Charion'un hikayesini öğreniyor.Burada en başlarda "önemli görev" bölümünde Dantaros'un yaptığı konuşmaya atıfta bulunma var, hikayenin bütünlüğünü sağlayan önemli bir gönderme. Bütünlük gerçekten bir fantastik yazında ve pek çok klasik anlamda yazında olmazsa olmaz bir öğedir.

    Tek eleştirim bazı özel sahnelerin çok kısa geçilmiş olması. Mesela Altın Ejderha'nın ölümünde savaşa dair bir şey yok. . Ayrıca bazı daha dramatik etkiler bırakabilecek sahneler, basit bir olaymış gibi geçilmiş. Mesela "altın ejderhanın ölümüne, Ferno'nun tepkisi" oldukça hafif olmuş. Belki biraz daha dram katılabilirdi bu sahnelere. Sonuçta ejderha dediğin Kadim yaratıklar. Ölümleri müttefik ejderhalarda daha büyük etkiler yaratabilir.

    Sonuç olarak 12 yaşındaki Metehan Can'ın fantastik edebiyatın büyüleyici kumaşını incelikle işleyerek ortaya çıkardığı bu harika ve sürükleyici hikayeye şapka çıkarıyor ve nice yeni hikaye ve yazılarını bekliyorum.

    Kürşad Karamahmutoğlu

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim dayı. Aslında bu kadar beğeneceğini düşünmemiştim. İkinci hikayeye gelince, ilk bölümünü yazdım. Umarım onu da beğenirsin.

    YanıtlaSil