15 Aralık 2011 Perşembe

2.Bölüm: Planlar

Eremus, Charion ve Dantaros masanın başına oturmuştu. Masada büyük bir harita vardı. Beraber bir yandan haritayı inceleyip bir yandan da konuşuyorlardı.
-İşte Eremus, Kandor şuradaki Siren Körfezi'nden geldi. Oradan (adını körfezden alan*) Siren Köyü'nü yıkmış. Ardından Kızgın Çol'e yönelmiş ve oradaki Çöllük Köyü'nü yıkmış. Yıktığı her yerden yiyecek aldığı (ve zaten gelirkende birçok almış olduğu) için koskoca Kızgın Çol'ü geçebilecek. Zaten oradaki tek coğrafi engel kum fırtınaları.
Eremus haritayı incelemeye dalmıştı. Kandor'un ordusuyla köyleri yıktığını düşünüyordu ve düşündükçe mızrağını daha sıkı kavrıyordu. Bu yüzden Dantaros'un konuşması bitince birden ayıldı. Biraz etrafa boş boş baktıktan sonra konuştu.
-Peki neden o taraftan saldırdı? Orası Kandor'un yaşadığı Kara Tepe Adaları'na çok ters düşmüyor mu?
-Bu konuda haklısın Eremus. Biz de bunu düşündük ve şöyle bir sonuca ulaştık.
Bütün konuşmaları sessizce dinleyen Charion, konuşmaya katıldı.
-Şimdiye kadar dümdüz bir düzergah izledi ve...
Eremus onun sözünü kesti.
-Ve doğruca buraya geliyor! Benden intikam almak istiyor!
-Doğru. Ayrıca böyle ilerleyip senin köyünü de geçerse Ak Tepe Krallığı'na varır. Kandor bir taşla iki kuş vurmak istiyor.
-Hatta üç kuş da diyebiliriz Charion. Çünkü hem Eremus'tan intikamını alacak, hem krallığı elegeçirecek, hem de kristali alacak.
-Onu durdurmalıyız Dantaros! Ben bu iş için hazırım.
-Biliyorum öylesin. Şimdi, Kandor'un planı böyle. Gelelim bizim planımıza. Öncelikle Ak Tepe Krallığı'na bir haberci gönderdik. Onun gidip gelmesi iki gün sürer. Sonra eğer kral yardım ederse onun askerleriyle beraber gidip Fırtına Baronluğu'nu koruyacağız. Aslında kral yardım etse de etmese de gideceğiz.
-Fırtına Baronluğu neresi?
-Kızgın Çöl ile bizim aramızdaki tek yer.  Fırtınalı Dağlar'a kurulmuştur. Ama bize pek yadım edemez. Çünkü orada çoğunlukla topçular ve okçular vardır. Onlar da ancak kaleyi savunur. Ama eğer orada savaş yaparsak ikinci bir şansımız olmaz çünkü hemen kaleyi elegeçirir. Ama eğer çöllerde sldırırsak yenilsek bile kaleye ikinci bir şans vermiş oluruz.
-Ve yine yeniliriz! Eğer birlikte yenemezsek ayrı nasıl yeneriz?
-Bunu konuşmuştuk Charion.
-Evet ama bu birşeyi değiştirmez! Ne kadar güçlü olduklarını bilmiyoruz. Onları gören kimse sağ kalmadı. Ya çok fazlalarsa.
-O zaman beraber de yenemeyiz. Diğer şekilde en azından krallığa vakit kazandırırız.
-Benim bir fikrim var!
Diye bağırdı Eremus. İkiside şaşkın şaşkın Eremus'a baktı. Tartışmaya dalıp onu unuttuklarını farkettiler.
-Neden ben gidip sayılarına ve ya en azından güçlerine bakmıyorum?
-Beni dinlemedin mi? Gören kimse geri dönmedi.
-Evet ama ben o kimse değilim, unuttun mu? Ayrıca tek başıma gitmeyeceğim. Yanımda sen de olacaksın.
-Üzgünüm ama bu olamaz Eremus. Charion'a burada ihtiyacımız var.
-Aslında Dantaros, nasıl olsa iki gün birşey yapmayacaksınız. O sırada biz Eremus'la beraber gidip gelebiliriz. Eğer iki gün içinde dönebilirsek güçlerini söyleriz. Ama olur da dönemezsek, Güçleri çok fazladır. Bu yüzden siz Fırtına Baronluğu'nda kalır ve orayı savunursunuz.
-Fena fikir değil aslında Charion ama ya sizi kaybedersek?
-O zaman bizi ulusu için ölmüş iki lişi olarak anarsınız.
-Bu hiçte hoş bir şey değil, ama neyse. Peki Oraya iki günde nasıl gidip geleceksiniz? Onlar tahminimce üç, olmadı iki gün uzaktadırmar.
-Benim bunun için de bir çözümüm var. Charion, Ferno'nun bana verdiği borazanı hatırlıyor musun? Onu kullanarak hemen gidebiliriz.
-Ne borazanı?
-Charion sana söylemedi mi? Ferno bana üflendiğinde ak ejder çağıran bu borazanı verdi. Charion?
Charion omuz silkti
-Unutmuşumdur. Neyse, bu güzel bir fikir. Dantaros gidebilir miyim?
-İyi, tamam.
Böylece ikili çadırı terk ettiler.
-A bu arada Charion, Döndüğünde seninle bu konuyu görüşeceğiz.
Charion gülümsedi ve kendi çadırına gitti. Eremus ise tekrar evinin yolunu tuttu.

*Bunu açıklama dereği duydum. Burada yazdığım "Siren Köyü"nde sirenler yaşamaz. Sadece adını oradan almış. Zaten sirenler denizkızlarıdır.

12 Aralık 2011 Pazartesi

Ejder Adası Efsaneleri 2: Kandor'un intikamı 1. Bölüm: Saldırı Haberi

Eremus ve Charion'un Ejder Kristali'ni kurtarmalarının üzerinden iki yıl geçmişti. Kristal, Dantaros tarafından Ak Tepe Krallığı'na götürülmüştü. Eremus ve Charion'a da Cesaret madalyası verilmişti. Ayrıca Dantaros Eremus'a mızrağın onda kalabileceğini söylemişti. Eremus mızrağı ve madalyayı şöminesinin üstüne asmıştı. Bunun dışında pek birşey olmamıştı. Sadece bazı meraklı köylüler Eremus'u sorgulamıştı ama Eremus cevap vermeyince vaz geçmişlerdi. Böylece Eremus eski hayatına geri dönmüştü. Tek fark arada sırada Charion'un köyüne yaptığı küçük ziyaretlerdi. Bir gün yine Charion'un köyünü ziyarete gittiğinde çok garip bir manzarayla karşılaştı! Bütün at adamlar oradan oraya koşuşturuyordu! Hemen köyün ortasındaki Dantaros'un çadırına gitti. Dantaros, içeride bir haritayı inceliyordu.
-Merhaba Eremus.
-Merhaba Dantaros. Dışarıda neler oluyor?
-Sana söylenmedi mi?
-Ne söylenmedi mi?
-Kandor saldırıya geçiyor. Şimdiden bir iki köyü yıkmış ve buraya doğru geliyor.
-Öyle mi? Yapabileceğim birşey var mı?
-Ne yazık ki hayır.
-Neden?
-Çünkü her ne kadar kristali kurtarmış olsan da sen henüz bir çocuksun.
-Evet, haklısın. Ama eğer kristali koruyabiliyorsam köyümü de koruyabilirim.
-Evet ama bu işe seni karıştırmak istemiyorum.
-Bence bu işe zaten karıştım bile. Hem bu sefer köyüm tehlikede. Bu yüzden zaten savaşa katılmam gerekecek.
-İyi peki.
-Tamam, ben birkaç tane eşya alıp geliyorum.
Sonra Eremus hızla evinin yolunu tuttu.

Sıkıntı

Aslında bugün yugioh kartlarımı yayınlayacaktım ama ancak 8-10 tane yapabildim. Çünkü kardeşim belki bulur diye önceki yaptıklarımı yapmadım. Zaten resim bulmak çok zordu. Bir de özellikler için Google'ın çevirisiyle uğraşıyorum. Kısacası sıkıldım. Bu yüzden Ejder Adası Efsaneleri 2'yi yazacağım.

6 Aralık 2011 Salı

Bekletme

Üzgünüm ama yaklaşık 1 hafta kadar bir şey yazamayacağım. Aslında Ejder Adası Efsaneleri 2 ve ya Dinozor Dosyaları yazacaktım. Ama internette Yugioh Card Marker diye bir site bulduk. Burada istediğin özellikleri yazarak kendi yugioh kartını yapıyorsun. Ben de yaptığım kartları ProShow Gold adlı bir programı kullanarak burada yayınlayacağım. Anneannemde yaklaşık 8 tane yapmıştım ama onları Bilgiç'in USB belleğine koymuştuk ve o kaybetmiş. Bu yüzden yaklaşık 1 hafta sonra bunu yayınlayacağım.

18 Kasım 2011 Cuma

TÜYAP 2

Dün TÜYAP'a gittik. oradan birçok kitap aldık. Şoyle bir baktım geçen seneye bir de ne göreyim? Belki okumuşsunuzdur ama ben yine de tekrar edeyim. Geçen sene toplam 30 kitap almışız, ben 7 kitap almışım. Bu sene ise (benim 19, annemin 18 ve Bilgiç'in 20 olamk üzere) tam 57 kitap almışız!. İşte aldığım kitaplar:
1. Gölgelerin Efendisi-Fidye
2. Afacan 5'ler-Yine Adada
3. Ejder Gözü-Ateş Fırtınası
4. Majestelerinin Ejderhası
5. Dedektif Kurukafa
6. Yılan Kale
7. Uğursuz Yıldız
8. Yürüyen Şato
9. Öldürücü Matematik
10. Derin Okyanuslar
11. Nil Hanım'ın Mumya Dersleri
12. Kanka Bey'in İnsan Vicudu Dersleri
13. Kara Şovalye'nin Büyüsü
14. Sizinkiler-Kayıp Kıta
15. Billlur Köşk Masalları
16. Nasrettin Hoca Hikayeleri
17. Meşhur Olan Fakir Çocuklar
18. TDK Türkçe Sözlük
19. TDK Yazım Kılavuzu
İşte böyle. Bu sayede birçok kitap aldım(son beşini öğretmen istedi).

14 Kasım 2011 Pazartesi

11.Bölüm: Ferno

Savaş bir saat sürdü. Sonunda altın ejderi yendiler. Kristalin yanına gittiler. Eremus kristale baktı. Çok güzel bir kristaldi. İçinde bütün ejderhaların renkleri vardı. Eremus tam kristale uzanmıştı ki bir bıçak tıslayarak geldi ve başını sıyırıp kristalin durduğu taşa saplandı. Eremus hemen arkasını döndü. Birden mağaranın girişinde Hydragon ve Kandor olduğunu gördü. Kandor ejderhasından atladı.
-Çek ellerini kristalden ufaklık!
Bu sırada yeşil bir ejderha Hydragon'a saldırdı. Kandor ise  çift kılıçlarını çekmiş, savaşa hazır bekliyordu. Kılıçları çok ilginçti. Kılıçların kabzası siyah bir ejderha şeklindeydi. Kılıç ta kabzası gibi siyahtı. Mağranın girişinden gelen ışıkla pırıl pırıl parlıyordu. Aniden Kandor saldırıya geçti. Eremus tam karşı saldırıya geçecekti ki Charion onun önüne geçti.
-Sen kristali al.
Dedi ve hızla saldırıya geçti. Eremus'un kristale gittiğini gören Kandor oraya doğru gitmeye çalıştı. Ama Charion'u bir türlü geçemedi. Charion ise dayanmaya çalışıyordu ama Altın Ejderha onu çok yormuştu. Biraz sonra Charion tükendi ve Kandor onu kenara fırlattı. Ama geç kalmıştı. Tam Eremus'a doğru gidecekken Eremus kristali aldı. Birdenbire bütün ejderhalar havada bir çember yapmaya başladı. Bundan korkan ordu hemen kaçmaya başladı. Ordusunun kaçtığını gören Kandor hemen Hydragon'a binip ordunun peşnden gitti. Sonra Ejder Çemberi'nin içinden kıırmızı renkte dev gibi bir ejderha çıktı. Bu ejderhaların tanrısı Ferno'ydu.
-BENİ KİM ÇAĞIRDI?
-Ben çağırdım.
-SEN DE KİMSİN?
-Ben Eremus'um.
-PEKİ BENDEN NE İSTİYORSUN?
-Aslında orduyu kaçırmanı isteyecektim ama o iş halloldu. Şimdi tek istediğim dostumun iyileşmesi.
Sonra Charion'u gösterdi.
-PEKİ.
Ferno Charion'a yeşil bir ateş üfledi. Biraz sonra Charion iyileşti.
-İyi misin?
-Başım ağrıyor.
-Yani iyisin. Çok teşekkür ederim Ferno.
-ÖNEMLİ DEĞİL. ASIL BEN SANA TEŞEKKÜR EDERİM. EĞER KRİSTALİ KORUMASAYDIN ÇOK KÖTÜ ŞEYLER OLURDU. AMA BİRDAHAKİ SEFERE GARDİYANIMI ÖLDÜRME.
-Özür dilerim.
-NEYSE BENİM ÇOK İŞİM VAR. AMA AK EJDERLERİM SİZİ GÖTÜRÜR. AYRICA EREMUS BU SENİN.
Sonra Eremus'a bir borazan verdi. Sıradan bir borazana benziyordu. Tek fark üzerinde ejdera oymaları vardı.
-BU AK EJDERHA BORAZANIDIR. ÜFLADİĞİNDE BİR AK EJDER ÇAĞIRMANI SAĞLAR. AMA DİKKAT ET BAŞKALARININ ELİNE GEÇMESİN.
Sonra Ferno gitti. Onun yerine iki tane ak ejder geldi. Bu sayede ikili Vadi Köy'ün yolunu tuttu. Bu sırada Kandor çok sinirliydi.
-Bu yanınıza kar kalmayacak! Geri döneceğim ve döndüğümde intikamım acı olacak!

10 Kasım 2011 Perşembe

10.Bölüm:Ejder Adası

-Geldik mi?
Diye sordu Eremus merakla.
-Gelmiş olmalıyız. Dünyada kaç tane elderhalarla dolu ada olabilir ki?
-Haklısın.
Charion adayı incelemeye başladı. Adada bir çok tepe ve mağara vardı. Sonra aniden bir şey farketti. Ufukta büyük ve gitgide yaklaşan bir karartı vardı. Charion hemen Eremus'a döndü.
-Kandor'un ordusu!
Ama bunu söylemesine gerek yoktu çünkü Eremus da bunu görmüştü.
-Ne yapacağız?
-Çabuk, şu mağraya gir!
Hemen mağaraya girdiler.
-Burada çok sessiz ve dikkatli ol. Çünkü burası yer altı ejderhalarının mağarası.
Diye uyardı Charion. Sonra beraber sessizce yürüdüler. Bütün ejderhalar uyuyordu. Birden bir gürültü duyuldu ve ejderhalar hemen dışarı çıktılar. Neyse ki Eremus ve Charion kenardaki bir aralığa saklanmışlardı. Bütün ejderhalar gidince Eremus sordu.
-O da neydi?
-Kandor'un ordusu, karaya çıktılar. Haydi onlardan önce kristali almalıyız!
Ve ikili koşmaya başladı. Bu sırada Eremus yine sordu.
-Nasıl gideceğiz?
-Bu tüneller oraya kadar gider, sanırım.
-Sanırım mı?
Yaklaşık yarım saat sonra Ejder Kristali'nin bulunduğu mağaranın girişine geldiler. İkili mağaraya girdi. Sonra önlerindeki son engeli gördüler: Altın Ejderha. Bu sefer soruyu Charion sordu.
-Ne yapacağız?
-Onu yeneceğiz.
-Nasıl?
-Ben de bilmiyorum.
-Silahlarımız bir etki yapar mı acaba?
-Bilmiyorum ama deneyip öğreneceğiz.
Sonra Eremus mızrağını aldı ve saldırdı. Charion da aynını yaptı.

3 Kasım 2011 Perşembe

9.Bölüm: Kayıp Ada

-Orası neresi?
Diye sordu Eremus, gitmekte oldukları adayı göstererek.
-Orası Kayıp Ada.
-Pek kayıp gözükmüyor.
-Tabi ki onun da bir efsanesi var ama şimdi anlatmayacağım. Şimdi oraya gidip biraz mola verelim.
Sonra kayığı kullanmaya devam etti. Vardıklarında Charion hemen adayı incelemeye başladı. Bunu gören Eremus sodu.
-Ne arıyorsun?
-Bir mağara.
-Neden?
-Konaklıyalım diye. Tabi eğer yaratıkların arasında bir gece geçirmek istiyorsan o başka.
-Demek geceyi burada geçireceğiz.
-Evet öyle olacak gibi.
Sonra bir mağara buldular. Akşam olunca ateş yaktılar. Ateş gitgide güçlenirken mağaraya bir sessizlik hakimdi. Sessizliği Charion bozdu.
-Sana bir şey anlatmalıyım Eremus.
-Neyi anlatacaksın?
-Buraya neden seninle geldiğimi biliyor musun?
-Hayır. Ama en iyi adamları sen olduğun içindir diye düşünmüştüm.
-Öncelikle çok teşekkür ederim. Bu da bir neden ama en önemli neden benim Dantaros'un bahsettiği iki kişiden biri olmam.
-Ne! Gerçekten mi?
-Evet. Ben ve en iyi dostum Caris.
-Ama o zaman.
-Evet ölen kişi Caris'ti. Amacımız senin ki gibiydi. Ama haritayı aldığımız zaman (bize olduğu gibi) Kandor tarafından saldırıya uğradık. Haritayı saklayıp yerine yanımıza sıradan bir harita aldık. Sessizce çıkmaya çalıştık ama Bir virjin bizi ve Caris'in üstündeki sahte haritayı gördü. Bütün birlik bize saldırdı. Önce onların çoğunu öldürdük ama daha çoğu geldi. Son çare olarak Caris kaçtı. Sahte harita onda olduğu için virjinler onu izledi. Ona yapma dedim ama bana birinin gerçek haritanın yerini Dantaros'a bidirmesi gerektiğini söyledi. Ben daha itiraz edemeden kaçmaya başlamıştı. Ben de kayığa doğru koştum. Biraz onu bekleyecektim ama ben tam kayığa binince Caris'in acı dolu bağarışlarını duydum. Virjinler onda olmadığını anlayınca mağaraya bakmak yerine beni yakalamaya çalıştı ama ben hızla kaçtım.
-Acıklı bir hikaye.
Sonra ikili yatmaya gitti.

2 Kasım 2011 Çarşamba

8.Bölüm: Ordular Toplanıyor

Kandor, virjinlerinin öldüğünü duymuştu. Ayrıca ajanlarından haritayı alanların kim olduğunu da öğrenmişti. Yardımcısına seslendi.
-Vired!
Vired, Kandor'un yardımcısı olan bir virjindi. Ayrıca çok iyi bir savaşçıydı. Bu yüzden ordu komutanı da oydu.
-Evet efendim.
-Haritanın tam yerini buldunuz mu?
-Evet efendim. Şu anda Kayıp Ada'ya doğru gidiyorlar.
-İyi, o zaman biz de oraya gidiyoruz. Scyllaları topla, Wyvernları hazırla ve Hydragon'u getir!
-Emredersiniz efendim.
Sonra Vired çıktı. Scylla, denizde yüzen devasa bir yaratıktır. Yılan gibi uzun bir boynu ve büyük bir bedeni vardır. Biraz dinozora benzer. Büyüdükçe (hidralar gibi) daha çok başları çıkar. En büyük scyllaların beş başı olur. Hydragon ise Kandor'un şahsi yaratığıdır. Üç başlı dev bir ejderhadır.

1 Kasım 2011 Salı

7.Bölüm: Kandor'un Süprizi

Bu sesler de neyin  nesi?
Diye sordu Eremus. Sonra ikisi de hızla dar girişe ( onlara göre çıkışa) doğru koştular. Girişe geldiklerinde kendilerini belli etmeden dışarıya baktılar. Sonra ne olduğunu anladılar. Büyük bir grup virjin ve wyvernları adaya doğru geliyordu. Buna karşılık sinirlenen griffinler ve harpyler havalanmaya başlamıştı. İşte ses onların kanatlarından geliyordu. Eremus.
-Ne yapacağız?
-Mağrada kalacağız. Çünkü dışarıda büyük bir savaş olacak gibi görünüyor.
Charion haklıydı. Wyvernların gürültüsü bütün ada halkını sinirlendirmişti. Griffinler, harpyler, wyvernlar (adadaki) ve phonixler havadan, deniz ejderleri denizden ve medusalar ise karadan saldırıyordu. Diğer canavarlar ise karada savaşa hazır bekliyordu. Havada bine yakın canavar vardı ama neredeyse yarısı virjindi. Savaş şöyle oldu; önce virjinler havadakilerle savaştı. Ama sonra taktik değiştirdiler. Yaklaşık 150 kadarı medusa ve deniz ejderlerine saldırdı. Diğer virjinlerin 300 kadarı wyvernlarından inerek karadakilere saldırdı. Diğerleri de wyvernlarından indi ama onlar dağa çıkmaya başladı. Sonuç olarak 350 wyvern havada, 150 wyvernlı virjin denizde (ve kıyı şeridinde), 300virjin karada ve 50 virjin de dağdaydı. Sonra havadaki wyvernların 300'ü, karadaki ve dağdaki virjinlerin (dağdakiler hydralar tarafından) hepsi ayrıca denizdekilerin yarısı yenildi. Kalanlar ise kaçtı. Savaştan biraz sonra (tüm canavarlar yuvalarına dönünce) Eremus ve Charion sessizce indiler ve kayıklarına bindiler. Koydan çıkarken hiç sorun yaşamadılar.

31 Ekim 2011 Pazartesi

6. Bölüm: Zorlu Tırmanış

-Vay be!
Dedi Eremus, önlerinde yükselen dev gibi dağa bakarken. Charion açıklamaya başladı:
-Bu Elemantal Dağı'dır. Bak şimdi; Şu sağ taraftaki harabelerde iskelet, zombi ve hayalet gibi aklına gelen her yürüyen ölü yaşar. Soldaki tepeler Harpy Tepesi'dir. Onun yanındaki körfez ise Scylla Körfezi'dir. Dağın arkasında Griffin Tepeleri, tepeler ile dağın arasında Unicorn Ormanı, ormanın sağında Basilisk Bataklığı, ormanın sağında Wyvern Korusu, korunun sağında ( yani harabelerin solunda) ise Cerberus Mağaraları bulunur. Dağın en altındaki mağaralarda naga ve medusalar bulunur. Üste çıktıkça sırasıyla nightmare, minotaur ve phonixler bulunur. Yer altında ise hydralar yaşar.
-Ve sen bunların hepsini biliyorsun.
-Evet.
-İlginç. Peki plan ne?
-Sessizce dağa çıkıp haritayı almak.
-Saydığın canavarlardan sonra bu pek kolay olmayacak gibi geliyor.
Charion yanıt vermedi. Tırmanışa geçti. 4saatlik yorucu bir tırmanıştan sonra dar girişli bir mağaraya geldiler.
-İşte burası.
Dedi Charion ama Eremus'un tedirginliğini görünce ekledi.
-Merak etme burada hiç bir yaratık yok.
Bunun üzerine dar geçitten geçip 1 saat yürüdüler ve haritaya ulaştılar. Ama tam bu sırada dışarıdan sesler gelmeye başladı.


*Bu bölümde çoğu kişinin bilmediği canavar isimleri yazmış olabilirim. Bu canavar adlarını Heroes 3 ve Heroes 5 sitelerinden ve ya googledan bulup bakabilirsiniz.

30 Ekim 2011 Pazar

Tenis Maçı

Cuma günü (gelince çok uykulu olduğum için yazamadım) tenis maçına gittik çok eğlendik. Ama ben kimi tuttuysam o kaybetti. Bir tek Stosur Li'yi yendi. Diğer maçlarda ise Radwanska Kvitova'ya, Azerenka Bartoli'ye yenildi. Çok kötü seçimler yapmışım. Yine de ben çok eğlendim. Bizi oraya götürdükleri için anneme ve babama çok teşekkür ediyorum.

28 Ekim 2011 Cuma

5.Bölüm: 4 Element Adası

-O da neydi öyle?
Dedi Eremus, hem korkuyor hem de merak ediyordu.
-Ben de bilmiyorum Eremus. Ama bir deniz ejderi olabilir. Çünkü şu anda Deniz Ejderi Koy'undayız.
Eremus soru soramayacak durumdaydı. Bu sırada kayığın on metre ilerisinde bir yele göründü ve kayboldu. Sonra aynı mavi yele çevrelerinde dönmeye başladı. Biraz sonra yele dönmeyi bıraktı ve derinlerde gözden kayboldu. Onun gitmesi için biraz bekledikten sonra Charion kürek çekmeye başladı. Bir yandan da konuşuyordu.
-Sana bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haber onun ne olduğunu biliyorum. Kötü haber ise o bir deniz ejderiydi.
Sonunda karaya vardılar. Tam karaya çıkmışlardı ki arkalarından masmavi derisi güneşin son ışıklarında pırıl pırıl parlayan dev bir deniz ejderi çıktı. Dev mavi yelesi dışında dev bir yılanı andırıyordu. Deniz ejderi tıslamaya benzeyen bir ses çıkardı. Eremus sakin olmaya çalışıyordu. Aynı zamanda bir eli sırtında asılı duran mızrağındaydı. Tam deniz ejderi ağzını açarken Charion'un işaretiyle en yakındaki mağaraya koştu. Hemen ardından dışarıdan bir fokurdama ve sonra da büyük bir floş sesi geldi.
-Charion, neydi o ses?
-Deniz ejderleri ateş atamaz ama onun yerine vicutlarıyla emdikleri suyu ağızlarında kaynatarak püskürtürler.
-Hımm. Ben de bizi ısırmaya çalışacak sanmıştım.

27 Ekim 2011 Perşembe

4.Bölüm: Kayalı Koy

Yollarında başka bir engelle karşılaşmayan ikili Kayalı Koy'a vardı. Charion bir kayık arıyor, Eremus ise onun peşinden oradan oraya koşuyordu. Sonunda bir kayık buldular. Charion arkada kayığı kullanırken Eremus.
-Kayalı Koy'u nasıl geçeceğiz? Adı üstünde kayalı koy.
-Merak etme, daha önce de buralardan kayıkla geçmiştim. Çok zor olmayacak.
Sonra Charion kayığı büyük bir ustalıkla kayaların arasından geçiriyordu. Ustalıkla yapıyordu ama aynı zamanda şikayet de ediyordu.
-Kim kayalı bir koya liman koyar ki!
Bu sırada Eremus masmavi denizi seyrediyordu. Birden aklına birşey geldi.
-Charion sence o virjinler Kandor'un muydu?
-Sanmıyorum.
-Neden?
-Çünkü Kandor'un adamları (ya da yaratıkları) daima silahlı ve savaşa hazırdır. Üstelik konu virjinler ise kesinlikle wyvernları kullandırır. Ayrıca unutma ki o senin değil, kristalin peşinde.
-Anladım. Peki sence tanrılar neden beni seçti?
-Bak, Eremus. Hayatta bazı soruların cevaplarını yalnız kendin bulabilirsin. Ama bu iki saniyelik bir iş değildir. Yani demek istediğim bunu yalnız sen ve tanrılar bilebilir.
Eremus yine gözlerini mavi denize dikti.
-Cevabı yalnızca ben bulabilirim.
Diye düşündü. Bu sırada kayık sallandı. Düşüncelerinden aniden ayrılan Eremus şaşkın ve merak dolu bakışlarla Chariona baktı. Ama Charion da ona aynı ifadeyle bakıyordu.

26 Ekim 2011 Çarşamba

3.Bölüm: Virjinler

Neredeyse tüm hazırlıklar yapılmıştı. Yanlarına bir çok şey aldılar. Birden içeri Dantaros girdi. Elinde iki tane mızrak vardı.
-Elimizde sadece bunlar var Eremus. Kullanabilir misin?
-Evet, tabi ki.
Sonra Dantaros mızrakları onlara verdi. Eremus mızrağı elinde gezdirdi ve olur dercesine başını salladı. Yanlarına aldıklarını kontrol eden Charion kontrolünü bitirdi ve gidebileceklerini söyledi. Bunun üzerine ikli yola çıktı.

-Oraya nasıl gideceğiz.
Diye sordu Eremus yola çıkmalarından biraz sonra. Charion haritaya bakarak.
-Aslında yolumuz çok uzun değil. Sadece Kayalı Koy'a varmamız yeter. Oradan bir kayık alarak 4 Element Adasına gidebiliriz. Yüzmeyi düşünüyorsan o başka.
-Çok komiksin.
Tam biraz yürümüşlerdi ki ayak sesleri duydular. Seslerin nereden geldiğini merak eden Eremus çevresine bakındı. O zaman bir dağa çıktıklarını ve seslerin önlerindeki kayalıklardan geldiğini fark etti.Sonra Charion saklanmasını işaret etti.Kayaların arkasındayken.
-Nedir bunlar?
Diye fısıldadı Eremus.
-Virjinler. Bir tür kertenkele adamlardır. Yeşil pullu derileri, kanatları ve kuyrukları vardır. Kırmızı gözlülerdir. Ama şu anda özel kıyafetleri olan virijleri giyiyorlar. Bu kıyafet onların kanatlarını ve kuyruklarını saklamaya yarar. Ayrıca Wyvern denen uzun boyunlu yeşil, kırmızı ve siyah renklerdeki dikenli ejderha benzeri canavarlara binerler. Wyvernlar ateş püskürtemezler ama ısırıkları çok zehirlidir. Ayrıca her canlıdan (Virjinler dışında) nefret ettikleri için çok iyi savaşırlar.
Charion bu sözlerinden sonra susup etrafı dinledi. Virjinler iyice yaklaşmıştı. Sonra yanlarından geçip gittiler. Eremus ve Charion onlar yeterince uzaklaşınca yollarına devam ettiler.

25 Ekim 2011 Salı

2.Bölüm: Önemli Görev

Eremus At Adam Köyü'ne varınca herkes ona bakıyordu. Charion onu bir çadıra çağırdı. Çadırda başka bir at adam vardı.
-Merhaba Eremus.
-Merhaba.
-Ben at adamların lideri Dantaros.
-Benden ne istiyorsunuz.
-Güzel soru. Bak, Eremus. Geçen gece gelen bir mesaj tanrıların seni seçtiğini söyledi.
-Neden? Görevim nedir?
-Nedenini bilmiyoruz. Görevine gelince... Görevin Ejder Kristali'ni Kandor'dan önce ele geçirmek.
-Ejder Kristali de nedir?
-Ejder Kristali çok güçlü bir kristaldir. Efsaneye göre ejderhaların tanrısı Ferno tarafından tüm ejderhaları yönetebilmek için yapılmış. Ama Hades onu çalmış ve bir savaş başlamış. Sonunda kristal dünyaya düşmüş. Yeri bilinmiyordu ama şimdi (tahmin etmek gerekirdi) Ejder Adası'nda olduğu keşfedildi. Ama oraya giden 2 kişiden sadece biri geri dönebildi.
-Peki, Kandor kim?
-Kandor, karanlığın yaratıklarını yöneten kötü bir kral.
-Tamam ama, oraya nasıl gideceğim?
-Ejder Adası'na gitmek için, önce 4 Element Dağı'nın tepesindeki bir mağaranın içerisindeki haritayı almalısın. Ancak bu sayede yerini bulabilirsin. Ayrıca bu yolculukta sana Charion da eşlik edecek.

24 Ekim 2011 Pazartesi

Ejder Adası Efsaneleri: Ejder Kristali 1.Bölüm: Charion'un Çağrısı

Eremus, 14 yaşında, çevik, akıllı ve güçlü bir çocuktu. Annesi ve babası Ak Tepe Krallığı'nda yaşıyordu. Bu yüzden, Vadi Köy'de tek başına yaşıyor ve çiftliklerde çalışıyordu.

Vadi Köy, Karlı Tepe Dağları ile çevrili küçük bir köydü. Eremus burayı çok severdi. Dağlara çıkar ve gezerdi. Çok mutluydu.

Birgün Eremus dağlarda gezerken dağın tepesinde bir at adam gördü.
-Hey! Oradaki insan!
Diye bağırdı at adam. Sonra Eremus'un yanına geldi.
-Ne oldu? Sen de kimsin?
-Ben Eremus'u arıyorum. Nerede biliyor musun?
-Evet, ben Eremus'um
-Öyle mi? Özür dilerim, benimle gelir misin?
-Neden?
-Bak, Eremus. Benim adım Charion. Köyüm senin gelmeni bekliyor. Nedenini orada açıklarım.
-Tamam.
Ve Eremus Charion'u takip etti.

Cam Ocağı

Dün Eylül'ün doğum günü partisine gittik. Ama öce bizi bir süpriz bekliyormuş: Cam Ocağı! Orada çok eğlendik. Cam üfledik ve kendi pano(ve ya tabak)larımızı yaptık.


Bu benim Cam Yılanım (bu pano olacak)

Bu da Bilgicin Pacman Oyunu (bu tabak olacak)


Ben cam üflerken

4 Ekim 2011 Salı

Muhteşem Plan

Annem süper bir plan yaptı. Cumartesi Yalova'ya gittik ve piknik yaptık. Gece misafirhanede kaldık. Annemler ile bizim odalarımız ayrıydı. Çok güzel bir gündü. Sonra pazar günü kahvaltımızı yaptık ve Darıca Hayvanat Bahçesi'ne gittik. Orası çok güzeldi.
Girişteki dinozor
Su içen papağan




Anadolu sincabı
Halka kuyruklu lemur
Leylek






(düşündüğümden daha büyük)

Kelaynak (düşündüğümden daha küçük)

Tavuskuşu




Zürafalar


Timsahlar

İguana

Piton

Daha büyük bir piton :)
Babamın sahte zannettiği aligatör.



Dev kara kaplumbağası (önde) ve mahmuzlu kaplumbağa(arkada)

Lama

Timsahlar beslenirken


Sürpriz olay! Buz pateni


Boz ayı
Oklu kirpi

Bataklık porsuğu

Üzgün aslan
Puma

Pelikan


Tabi ki hayvanat bahçesine gittiğimiz için bilgisayara Zoo Tycoon 2'yi kurduk.